CLICK HERE FOR FREE BLOG LAYOUTS, LINK BUTTONS AND MORE! »

29 Temmuz 2012 Pazar

Friendship Bracelets DIY-Arkadaşlık Bileklikleri (Kendim Yaptım)

Youtube' da videolara bakarken karşıma çıktı yapım aşamaları. Elimde uygun ip yoktu ama illede deneyecektim :). Aldım annemin etamin iplerini dört kat ölçerek başladım yapmaya. Ortaya bunlar çıktı :). Bu iplerle hoşuma gitti aramadım bolca renkleri de var hazır :). Bu bileklikleri ben küçükken -senesini hatırlamıyorum- canım kuzenim gündenartakalanlar yapardı. Hepimizin bileğinde mutlaka bir tane vardı. Hatta o zamanlar dedemin bakkalı vardı oraya da koymuştuk satılmış mıydı onu hiç hatırlamıyorum ama...
Bunların dışında 4-5 tane daha yaptım ama şu an istekte bulunanların bileklerindeler :). Fotoğraflayamadım bu yüzden.

Bu videodan başladım yapmaya. Daha sonra aynı kişinin diğer videolarından devam ettim. Seviyelere bölerek anlatmış başlangıç seviyesindekiler hemen bitiyor :). Başka videolara da baktım ama bu kullanıcı kadar güzel anlatanı bulamadım. Görüntü net ve açısı da çok güzel videonun başına geçip yapmaya başlıyorum sonra devamında bakmaya gerek kalmıyor zaten. Müthiş vakit geçiyor yaparken özellikle bu yanını çok sevdim. Bir bakıyorum iftar saati gelmiş :).
Denemek isteyenler için kullanıcının ana sayfası burada.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Okuduğum Kitaplar--->Lev Tolstoy-Savaş ve Barış (Dünya Klasikleri)


Bundan 3-4 ay önce Dünya Klasiklerine başlamak isteğiyle hemen soluğu sahafta aldım. İyi ki de öyle yapmışım sahaftan alınma kitapları daha çok seviyorum çünkü. Hem fiyat olarak uygunlar hemde böyle kitap kokusu ala ala okuyorum :). Romanım, Güven Basım ve Yayınevi tarafından 1958 yılında basılmış. Böyle harika bir klasiği birde eski basımdan okumak ayrı bir keyif verdi bana.


"Geniş bir çerçeve içinde, harbin kızıl, sulhun yeşil renkleriyle işlediği bu muazzam tabloda doğumdan ölüme, sevgiden nefrete, sevinçten acıya kadar, insan kalbini ve ruhunu saran türlü duyguların bir panoramasını görüyoruz. Bu geniş levhanın içine sanatın ateşi de öyle işlenmiştir ki, insanlar canlanmış, hadiseler hareketlenmiştir. İşte Harp ve Sulh' u dünyanın en ölmez eserlerinden biri haline getiren, nesiller boyunca herkesin zevkle okuyabileceği bir roman yapan özelliği de buradadır"


Okumaya başlamadan önce ağır bir dili olduğunu ve zor okuyacağımı düşünmüştüm. Hiç de öyle olmadı aksine elimden düşürmedim. Özellikle harika betimlemeleri bulunan roman beni içine aldı.
Ufak bir aradan sonra klasiklerden devam edeceğim. Araya farkı kitaplar sıkıştırmaya karar verdim böylesi daha güzel olacak.

22 Temmuz 2012 Pazar

D&R Can Yayınları ve Okunmayı Bekleyen Kitaplarım

Evet sonunda bende D&R' a uğrayabildim. Bloglarda gördüğüm kadarıyla en çok tercih edilen kitaplar bunlardı ilk alım için bunları uygun gördüm :).


Bunlarda benim okunmayı bekleyen kitaplarım. Dünya Klasiklerini okuyorum bir süredir. Bazen ağır kaçıyor yavaşlayabiliyorum. Bu sürede görüp aldığım kitaplar epey birikti. Ama anladımki arada molalar vermem lazım. Üst üste klasikleri okumak ağır geliyor.



20 Temmuz 2012 Cuma

İstanbul Oyuncak Müzesi

Dün sevdiğimle neyapsakne? :) derken internette küçük bir araştırmayla İstanbul Oyuncak Müzesi'ne gitmeye karar verdik. Daha önce duymuştum burayı gitmek istiyordum fakat bir türlü kısmet olmamıştı. Müzeleri gezmeye bayılıyoruz biz. Tam birbirimizi bulmuşuz :). Bol resimli bir post hazırladım, umarım sıkılmazsınız :).

Sunay Akın tarafından kurulmuş. Açık arttırmalarla sahip olunan oyuncaklar Sunay Akın'ın edindiği teliflerle alınmış. Tabi ki bağışlarla gelenlerde var.


İçerisinde şuan da 4000'den fazla oyuncak bulunuyormuş.


Her oda tiyatro sahnesi şeklinde hazırlanmış.


Oyuncaklar sadece İstanbul'dan değil. Dünyanın her yerinden oyuncaklar mevcut.


Meşhur "Fatoş Oyuncakları" :).


Almanlar uzaylılar konusunda çok iyimsermiş şimdiki karakterlere bakarsak :).


İlkokul yıllarımın kahramanı "Cin Ali" serisini görünce çok mutlu oldum :).


Solo Test :).




Ah Adile Naşit :(.


Bayanlar buyrun kozmetik dükkanına :). Almanlar minyatür ev, dükkan..vb konularında çok başarılıymış.


Kardeşler Bakkalı, tam bir nostalji yaptırıyor insana.


En alt katta çok şirin bir cafesi mevcut.


Ulaşım ise çok kolay. Kadıköy'den burada yazan otobüslerden herhangi birine binip Göztepe durağında iniyorsunuz. Sokağın adını malesef unuttum ama otobüsten iner inmez karşınıza çıkacak dükkanlardan birine sorduğunuz zaman kolay bir tarifle bulabilirsiniz. Yolun belli bir noktasından sonra tabelalar çıkıyor karşımıza zaten.

Daha çok resim çektim aslında. Hangisini koyacağım konusunda da çok zorlandım hepsi öyle güzel ki... Tadında bırakmak lazım ama gidip görmek isteyenler için sürprizler kalsın.

Biz çok ama çok keyif alarak gezdik, şiddetle tavsiyemdir gidin görün.

Bu arada fiyatlar da çok uygun, tam 10, indirimli ise 7 lira.




12 Temmuz 2012 Perşembe

Kurukahveci Mehmet Efendi Paketinden Küpe Çıktı!


Evet yanlış okumadınız! Beni de şaşkına çeviren bu olay üzerinden bir kaç hafta geçti. Küpenin fotoğrafını bir türlü çekemediğim için yazamamıştım. 


İspatı çok zor biliyorum ama gerçek. Kahve yapmak üzere kaşığı daldırdığımda farkettim küpeyi, annem düşürdü herhalde diye düşünerek önemsemedim kenara koydum. Anneme gösterdiğimde ilk tepki "benim öyle bir küpem yok"oldu. Benimde yok zaten. Yinede emin olmak için annemin tüm küpelerine baktım böyle başka bir eş yok. Eve gelip kahve yapan başka biride yok. Şikayet maili yazmayı hala istiyorum ama bunun ispatı ne mümkün! Ayrıca makineler doldurmuyor mu paketlere bu kahveleri anlayamıyorum nasıl olur bu iş!


Türk Kahvesi deyince aklıma ilk gelen Mehmet Efendi' dir. Paket dışında eminönünden gidip açık taze çekilmiş almışlığımda çoktur. Böyle bir şey nasıl olabildi çok garip bir durum. Görmesem küpeli bir kahve yapıcam ve denk gelen kişi belki de yutacak. Yutmadan farkedilecek kadar büyük gerçi ama olamaz mı? Yeni açılmış paketin içinden küpe çıkabiliyorsa bunun olma olasılığı da yüksek...


Güzel Bir Gün...

Üzerinden bir kaç gün geçti ama resimlerini bile çekmişken geçiştirmek istemedim :). İnsanın sevdiğiyle geçirdiği her gün güzel, bu da o günlerden biriydi benim için :)...


Bu güzel İstanbul manzarasında sevgiliyi beklemek...



Gelen sevgilinin yalnız gelmemesi :):).

Çiçeklerimin yanında çok sevdiğim Buz Devri film serisinin dördüncüsü "Kıtalar Ayrılıyor" un sinema bileti.


Sinema saati beklenirken Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde içilen mis gibi Türk Kahveleri...



Serinin tüm filmleri gibi dördüncüsü de çok güzeldi :). Bol kahkahalı  bir 90 dakika geçirdik. 

Sevgiliye kocaman teşekkürler :).


7 Temmuz 2012 Cumartesi

Yeni Puzzle' larım :):)

İzmir'e gitmek bana çok yaradı :). Düğün sonrası gezmelerinde Kemeraltı' na gitmiştik. Bir güzel turlayıp, meşhur fincanda pişen nefis Türk Kahvelerimizi içtikten sonra  Konak YKM' ye uğradık. İyi ki de girmişiz yoksa inanılmaz indirimdeki bu puzzle ları alamazdım. Hiç bir puzzle severin kaçıramayacağı fiyattaydı bu güzellikler :). -20.90TL-



Soldaki; Yuri Macik-Caz Düeti-Gold Puzzle 1000 parça
Sağdaki ; Yuri Macik-Romantizm-Gold Puzzle 1000 parça

Gold puzzle hiç yapmamıştım daha önce, kaliteliye benziyor yapmaya başlayınca kararımı vereceğim :). İki resimde çok hoşuma gidiyordu güzel bir tesadüfle sahip oldum :).


Falcon Puzzle-Time Past 1000 parça


İskender Puzzle-500 parça.

Bu ikiside sevgili kuzenim gündenartakalanlar' dan. Çok teşekkür ediyorum tekrardan :).



2 Temmuz 2012 Pazartesi

Nazım Hikmet Kültür Merkezi

Dün benim doğum günümdü. Uzun zamandır gitmek istediğim Nazım Hikmet Kültür Merkezi'ne Kadıköy Bahariye Caddesi' nin üzerinden ulaşmak ne kadar kolaymış. Ayıpladım kendimi. Haftada en az bir kere geçtiğim yoldan bir sola sapmak yeterliymiş. Neyse geç olsun güç olmasın :). Doğum günümde buraya gitmek istedim, iyi ki istemişim. Duvarlardan bakan Nazım Hikmet resimleri, ağaçlar, ordan oraya koşturup oynayan kedicikler... Girişte kitap standlarını görünce daha da bir sevdim.


 Eğer Nazım Hikmet ve kitap aşığıysanız bir gününüzün 2 saatini bile olsa bu güzel mekana ayırın derim. Önden kitap incelemeleri yapabilir, beğendiğiniz kitap varsa onu da alarak oturup çayınızı yudumlayabilirsiniz.


Nefis domates çorbası :)
Menüde sadece içecekler değil, çorbalar,salatalar,ana yemekler de bulunuyor.



Ağlamak Meselesi

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?

Neylersin alışkanlık
için kan ağlarken yüzün güler
dikilitaş gibi dinelirsin yine.
Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
anneler gibi ağlamanın yiğitliğine?

Nazım Hikmet Ran


Puzzle'ın Son Hali-Streets Of Venice II, Lee James


Bu puzzle a başladığımı daha önce burada yazmıştım. O günden beri iki arada bir derede derler ya aynen öyle aralarda yaptıklarımla son hali budur :). Az kaldı çok hırslandım en kısa sürede bitecek!

Streets Of Venice II, Lee James
KsGames/1000 parça


Ks Games markasını sevdim. Bir yere ait bir parça başka bir yere asla uymuyor. En büyük sorunlardan biridir bu çünkü bütünlüğü bozar. Arada boşluk kalmıyorsa tamamdır, parça yerini bulmuştur! Çok yakında bitirdim yazısı yazmak umuduyla... :)





İzmir'den İstanbul'a Dönüş



Aslında döneli bir kaç gün oldu. Aklımda olduğu için gecikmelide olsa dönüş başlıklı bir yazı yazmalıydım. 
Yolculukları hiç sevmiyorum. Beş senedir, senede 6-7 kere mecburen otobüs yolculuğu yapıyorum. Sürekli arkamda özlemler bırakarak... Artık işin bu boyutunu geçtim, korkuyorum. Ciddi ciddi 9 saat boyunca hiç gözümü kırpmıyorum. Günler önceden stresi sarıyor. Bu kadar sık ve uzun süredir yapılan yolculuklar alışılmışlıktan daha çok korku veriyor.
Gözümün önünde gittikçe prestiji düşen bir firma var "Kamil Koç". Sürekli yolculuk yaptığım için YolKart edindim bu firmadan. Puan birikiyor bu karta bedava gidişler sağlanabiliyor böylece. Belki de tek avantajı bu benim için. 4 sene önce Isparta-İstanbul arası en iyi otobüs firması derdim ama artık ne oldu bilinmez seviyesi gittikçe düştü. Bizzat şahit oldum bu düşüşe. Bir zamanlar " Efendim", "Siz" diye hitap eden muavinler artık yolcuyu önemsemiyor bile, öyle ki su istediğinizde suratları asılıyor. Sanıyorum işlerini şöförün yanında oturmak zannediyorlar. 
Aslında benim derdim şoförlerle sanki insan değil yük taşıyorlar! Hız sınırının üzerinde seyrettiklerini hepimiz biliyoruz zaten... Buna bile alıştık, ama o sollamalar, tırları silme geçmeler, ani ve uzun frenler... Isparta-İstanbul hattında bir sorun var sanırdım ama değilmiş. Puanlarım biriktiği için İzmir dönüşü yine bu firmadan aldım bileti. Puanımla ilgili bir sorunum oldu online hizmette yetkili kişi suratıma pencereyi kapattı sorunumu çözemeyince! 444' lü danışma hattı, -danışamama hattı demek daha doğru olur- lafı dolandırarak resmen bilmediğini söyledi! En sonunda terminali aradım sorunum böylece çözüldü... Bu şekilde yolculuğa çıktım. Kazanın eşiğinden döndüğümüz bir sırada tutamadım kendimi yüksek sesle kızdım şoföre, yolcuların hepsi bana bakmakla yetindi. Evet sadece herkes dönüp kim bu konuşan diye baktı. Trajikomik gerçekten, bir kişi daha çıkıp canı adına konuşmadı "İnsan taşıyorsunuz" sözlerime dönüp bakarken insan olup olmadıklarını mı düşündüler artık bilmiyorum...
Çok kızdım gerçekten çok... Aslında firmadan çok insanlara kızdım ben, otobüsteki yolcuları şöyle bir sarsmak geldi içimden. Canını bile savunamayan bir millet olmuşuz, kimden hakkını savunmasını, konuşmasını, kendisini ezdirmemesini istiyoruz ki?...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...